Futbolcumuzu ayarttılar...
Beni zorla
Galatasaraylı yaptılar...
Biz dürüst
davrandık kardeşim. Parasını vermedik mi?
Biz onu başka
takımın kampından aldık…
Burak oğlum sen ne
biçim adamsın?! Hani verdiğin sözler?
Benim hedefim
Avrupa’da oynamak. Tamam işte Galatasaray da Avrupa yakasında…
Biraz daha
eskilere gidersek;
Evet havaalanında
lavaboda imza attık…
Daha eskilere
gidelim…
Evet, Futbolcu
Aygün’ün kafasında o kadar çok bir şey yoktu. Ama biz abartarak şampiyonluğu
masa başında kazandık…
Futbolun, daha
doğrusu sporun etiğine uygun muydu tüm bunlar? Ne kadar doğruydu bu yapılanlar…
Ne kadar “ETİK” diye düşünürken “Futbolun Etik Kuralları” aklıma geldi.
Nedense futbolda
profesyonelliği düşününce ve futbolun etik kuralları aklıma gelince tek bir
"Güzide Kulüp" aklıma düşüyor…
“Rakiplerinize,
hakemlere, takım arkadaşlarınıza, görevlilere ve taraftarlara sözlü olarak ve
hareketlerinizle saygı gösterin… “ Milli forma ile rakiplerine tekme savuranlar,
hakemlere küfür yağdıranlar ve sahadan gazetecilere el kol hareketi yapanlar bu
takıma kaptanlık yapmadı mı?
“Kandırmacadan,
faul veya sakatlık aldatmacasından ve dopingden uzak durun…”Takımının kaptanı
olan birinin dostluk maçında rakibi ile gereksiz yere tartışması ve bu
tartışmanın sonunda kasti faul yaparak kırmızı kart görmemiş miydi?
“Futbolu
ırkçılığa, şiddete, yolsuzluğa ve istismara karşı koruyun.” Daha dün bir futbol
takımının oyuncusu teni kara ama içi bembeyaz birine ırkçılık yapmadı mı? Ki
aynı kişinin bu konudaki sicili bir hayli kabarık değil miydi? Yine aynı takım
değil miydi 1996’da şampiyonluğu masa başında kazandığını açıklayan ya da diğer
branşlarda bir çok kez şike yaptığı belli olan kulüp…
“Olumsuz
davranışlardan, heyecanlı ve kontrol dışı söylemlerden kaçının…” Yine bu
kulübümüzün topçuları değil miydi,antrenmanda takım arkadaşları ile yumruk
yumruğa bir birine girenler? Saha içinde takım arkadaşlarına terör
estirenler…
“Yenilgiyi
olgunlukla kabul edin…” Berabere kaldığı maçtan sonra şampiyon olmuş gibi
sevinen kaç takım var ki?
“Göze hoş gelen ,
yetenek gerektiren ,tehlikesiz ve onurlu bir futbol oynamaya çalışın…”Bunları
yapın ki Onur’un sadece bir kaleci ismi olmadığını hatırlasın bu büyük camianın
taraftarları…
Tüm bunları yapan
bir camianın futbolu kurallara, talimatlara ve fairplay anlayışına göre
oynayamayacağı, bilgilerini futbolun korunması ve geliştirilmesi için
kullanamayacağı aşikardır…
Bir işi kazanç
sağlamak amacıyla yapan kişilere profesyonel diyorlar. Yani kısaca futbol bir
iş, futbolcu işçi ve işin getirisi de para. hepsi buymuş.
Artık Geleceğini
Düşünmek (!) Profesyonellik olmuş…Bu kavram artık seni sen yapan takımından 3
kuruş fazla verdiler diye başka takıma gitmek olmuş… Hangi takımda oynadığına
bakmaksızın aldığı parayı önemseyen futboludur profesyonel. Profesyonellik
“sağlıklı yaşam için spor yapmayan sporcuların” altına sığındığı kavramdır…
“Çok profesyonelce
bir faul…” Bir faulun profesyonelcesi nasıl oluyor? İşte bizim için yanlış olan
bazı hareketler ve kavramlar dönemler geçtikçe, doğru gibi gözükmeye başlar ve
Profesyonelleşir… Şimdi Alpay Özalan’ın EURO 96’da Fair Play ödülünü almayı
sağladığı “yapmadığı o faul hareketi” onun profesyonelliğini mi gösterir yoksa
amatörlüğünü mü?
30 yaşımda olmama
rağmen futbol algılarımın hepsi değişti… Amatör Futbolda yöneticilik yaparken
bile futbolcularımız bu kadar PROFESYONEL olmamıştı… Ne de olsa onların paraya
ihtiyaçları yok. Onların altlarında Porchler, BMWler var… Buraklar, Selçuklar,
Enginler Onursal Başkan Tesislerine Dolmuşla giderken bizim amatörcüler Yavuz
Selim’e Lamborgini ile gidiyorlar.
Sosyal Medyanın
çıkışıyla profesyonellik daha da artmaya başladı… Kameralar karşısında
yapamayacakları açıklamaları artık sosyal medyadan yapmaya başladılar… Daha okur
yazar olmadan Sosyal Medya profesörü oldular… Boş İşler…
Ki “Ayinesi iştir
kişinin lafa bakılmaz…”
www.zaguda.net / 03.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder