14 Ekim 2012 Pazar

Anlam Kayması

ANLAM KAYMASI

Futbolcumuzu ayarttılar...
Beni zorla Galatasaraylı yaptılar...

Biz dürüst davrandık kardeşim. Parasını vermedik mi?

Biz onu başka takımın kampından aldık…

Burak oğlum sen ne biçim adamsın?! Hani verdiğin sözler?

Damarımı kesseniz Bordo Mavi akar…



Benim hedefim Avrupa’da oynamak. Tamam işte Galatasaray da Avrupa yakasında…

Biraz daha eskilere gidersek;

Evet havaalanında lavaboda imza attık…

Daha eskilere gidelim…

Evet, Futbolcu Aygün’ün kafasında o kadar çok bir şey yoktu. Ama biz abartarak şampiyonluğu masa başında kazandık…

Futbolun, daha doğrusu sporun etiğine uygun muydu tüm bunlar? Ne kadar doğruydu bu yapılanlar… Ne kadar “ETİK” diye düşünürken “Futbolun Etik Kuralları” aklıma geldi.

Nedense futbolda profesyonelliği düşününce ve futbolun etik kuralları aklıma gelince tek bir "Güzide Kulüp" aklıma düşüyor…

“Rakiplerinize, hakemlere, takım arkadaşlarınıza, görevlilere ve taraftarlara sözlü olarak ve hareketlerinizle saygı gösterin… “ Milli forma ile rakiplerine tekme savuranlar, hakemlere küfür yağdıranlar ve sahadan gazetecilere el kol hareketi yapanlar bu takıma kaptanlık yapmadı mı?

“Kandırmacadan, faul veya sakatlık aldatmacasından ve dopingden uzak durun…”Takımının kaptanı olan birinin dostluk maçında rakibi ile gereksiz yere tartışması ve bu tartışmanın sonunda kasti faul yaparak kırmızı kart görmemiş miydi?

“Futbolu ırkçılığa, şiddete, yolsuzluğa ve istismara karşı koruyun.” Daha dün bir futbol takımının oyuncusu teni kara ama içi bembeyaz birine ırkçılık yapmadı mı? Ki aynı kişinin bu konudaki sicili bir hayli kabarık değil miydi? Yine aynı takım değil miydi 1996’da şampiyonluğu masa başında kazandığını açıklayan ya da diğer branşlarda bir çok kez şike yaptığı belli olan kulüp…

“Olumsuz davranışlardan, heyecanlı ve kontrol dışı söylemlerden kaçının…” Yine bu kulübümüzün topçuları değil miydi,antrenmanda takım arkadaşları ile yumruk yumruğa bir birine girenler? Saha içinde takım arkadaşlarına terör estirenler…

“Yenilgiyi olgunlukla kabul edin…” Berabere kaldığı maçtan sonra şampiyon olmuş gibi sevinen kaç takım var ki?

“Göze hoş gelen , yetenek gerektiren ,tehlikesiz ve onurlu bir futbol oynamaya çalışın…”Bunları yapın ki Onur’un sadece bir kaleci ismi olmadığını hatırlasın bu büyük camianın taraftarları…

Tüm bunları yapan bir camianın futbolu kurallara, talimatlara ve fairplay anlayışına göre oynayamayacağı, bilgilerini futbolun korunması ve geliştirilmesi için kullanamayacağı aşikardır…

Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan kişilere profesyonel diyorlar. Yani kısaca futbol bir iş, futbolcu işçi ve işin getirisi de para. hepsi buymuş.

Artık Geleceğini Düşünmek (!) Profesyonellik olmuş…Bu kavram artık seni sen yapan takımından 3 kuruş fazla verdiler diye başka takıma gitmek olmuş… Hangi takımda oynadığına bakmaksızın aldığı parayı önemseyen futboludur profesyonel. Profesyonellik “sağlıklı yaşam için spor yapmayan sporcuların” altına sığındığı kavramdır…

“Çok profesyonelce bir faul…” Bir faulun profesyonelcesi nasıl oluyor? İşte bizim için yanlış olan bazı hareketler ve kavramlar dönemler geçtikçe, doğru gibi gözükmeye başlar ve Profesyonelleşir… Şimdi Alpay Özalan’ın EURO 96’da Fair Play ödülünü almayı sağladığı “yapmadığı o faul hareketi” onun profesyonelliğini mi gösterir yoksa amatörlüğünü mü?

30 yaşımda olmama rağmen futbol algılarımın hepsi değişti… Amatör Futbolda yöneticilik yaparken bile futbolcularımız bu kadar PROFESYONEL olmamıştı… Ne de olsa onların paraya ihtiyaçları yok. Onların altlarında Porchler, BMWler var… Buraklar, Selçuklar, Enginler Onursal Başkan Tesislerine Dolmuşla giderken bizim amatörcüler Yavuz Selim’e Lamborgini ile gidiyorlar.

Sosyal Medyanın çıkışıyla profesyonellik daha da artmaya başladı… Kameralar karşısında yapamayacakları açıklamaları artık sosyal medyadan yapmaya başladılar… Daha okur yazar olmadan Sosyal Medya profesörü oldular… Boş İşler…

Ki “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…”
www.zaguda.net / 03.08.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder