14 Ekim 2012 Pazar

Trabzonspor'u Neden Seveyim ki?

Geçen haftaki yazımda naçizane iş gezilerinde dikkatimi çeken Trabzonspor hazımsızlığından bahsetmiştim. Acaba kardeşlerimize biraz yüklendim mi diye aklımdan geçmedi de değil…
Çözüm yolunu empati yapmakta buldum…
Aslında düşünüyorum ve onlara hak veriyorum…
Ben de olsam ben de Trabzonspor’u sevmezdim…


Allah korusun da, düşünsenize İstanbul takımlarından birinin mensubu olsak…
Trabzonspor diye bir takım çıkıyor ortaya… Sahili hamsi, elleri mısır unu kokan, padişahların sancak beyliği yaptığı ve yedi cihan padişahının doğduğu şehrin takımı…
Tam da Türkiye’de şampiyonluklar sakin sakin kendi aralarında paylaşırken, birden bire ortaya çıkan bu takım şampiyon olmaya başlıyor…
İsyan ediyor düzene, devrim yapıyor…
Kimsenin izinden gitmiyor, kendi yolunu çiziyor…
“Alışılmışlığa ve güçlülerin hegemonyasına son veriyor…”
Şampiyonluklar yetmezmiş gibi ne kadar kupa varsa da hepsini alıp müzesine götürüyor…
Başta 6 Lig, 8 Türkiye, 7 Cumhurbaşkanlığı, 5 Başbakanlık, 1 Kıbrıs Barış Kupası ve 1 Süper Kupa olmak üzere birçok kupaya el koymuş bir yeni yetme takımdan bahsediyoruz…
O kadar zor durumda kalıyor ki bu İstanbul takımları TSYD olarak bilinen Türkiye Spor Yazarları Derneği kupası Trabzonspor’un ambargosu nedeni ile bölgeselleştiriliyor…
Bir kaleci çıkıyor ve 13 maç boyunca kalesinde hiç gol görmüyor…
Mevzubahis bu takım 1975 – 1976 sezonun 9. Haftasından başlayıp 1981 – 1982 sezonunun 16. Haftasına kadar 90 maç boyunca kendi sahasında hiç yenilmiyor…
Dönemin Şampiyon Kulüpler Kupası’na 3 sene üst üste giden ilk takım oluyor…
Takımınız Trabzon’a deplasmana gidiyor… Bu deplasman cehennem olarak anılıyor, korner atılamayan deplasman oluyor…
Biz Türk milleti olarak mazlumun, ezilmeye çalışılanların yanında olmayı severiz. Bizler o yüzden Trabzonsporlu değil miyiz?
Yanlış anons yüzünden stadı yakmayan, statta adam öldürmeyen ve milli ( ! ) sporculara küfretmeyen bir takım olunca bu durum normal değil mi?
Tabi ki bizler de yeniliriz ama asla pes etmiyoruz. Ezdirmiyoruz kendimizi zoru seviyoruz, kolaya kaçmıyoruz…
Rengini kaybeden, kendini kaybeder düsturuyla yaşıyoruz…
Yaşadığımız topraklara memleket gibi sevdalıyız diyerek Bize Her Yer Trabzon’u zikretmiyor muyuz?
Hal böyle olunca onlar bize az bile yapıyorlar…
Adamlar haklılar…
Bu anlattığım olayları onlar bizzat yaşamışlar…

www.zaguda.net / 26.08/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder