3 Aralık 2012 Pazartesi

Bir Komşu Analizi...



Bir Komşu Analizi

Aslında baya oldu bu yazıyı yazalı ama izlenimlerim sinirlerimin gölgesinde kalmaması için biraz bekledim.  Bekledikçe bekledim. Baktım değişeceği yok servise sundum…

Bu maç ile rezilliklerle dolu futbol tarihimizde bu olaylar ile yeni bir kirlilik oluşturduk. İngiliz taraftarları öldüren mi ararsınız, şampiyon olmamışken bahar kuzuları gibi kendilerini yeşil çimlere atıp şampiyonluk kutlamaları yapan mı ararsınız? Şimdi ise rakip otobüsü yerine kendi takımının otobüsünü taşlayan mı? Ne diyoruz hep? Timsaha gelmeyin…

“Orduspor forması giymiş” ( Orduspor taraftarı değil ) birkaç kişi Trabzonspor otobüsünü taşlamışlar. Ama otobüs Orduspor’un çıkıyor.  Arjantinli oyuncu Monje’ye iki dikiş atılıyor.

2 Kasım 2012 Cuma

Öyle Bir Başkan Ki...


Aralık’taki mali genel kurul öncesi derenin ucunu görenler paçaları sıvadı. Kimimiz saf ve temiz duygularla borçlarımızı yatırdık. Bu konuda yardımsever bazı büyüklerimiz üye aidatlarını yatırmada güçlük çekenlere yardım etti. Mali genel kurul öncesi bilinen 7 bin’e yakın üyenin oy kullanabilecek olduğu.
Kim kimin parasını yatırmış sadece beni değil kimseyi ilgilendirmez. Peki, nedir durumu bu kadar önemli kılan? 

Çok basit aslında! Bu şehrin hatta Türkiye’nin en önemli markalarından olan Trabzonspor’un başkan adayları arasında isminizin geçmesi çok büyük reklam getirisi olan bir olay. Öyleki bizler Trabzonspor’un başkanları yanı sıra adayların bile isimlerini ezbere biliriz. Bilmekle kalmayız; ne iş yapar, şirketlerinin durumu nedir, vergi sıralamasında kaçıncı sırada gibi konularda da fikir sahibiyizdir.
Unutulmamalıdır ki başkanlık durumunda asla ve asla kar durumu söz konusu değil rant durumu söz konusudur. Siyasi itibarın ve saygınlığın kazanılacağı yer olarak görülüyor bu koltuk. Camiamızın geçmişe bakarsanız bu durumu destekleyen bir hayli örnek görebilirsiniz. Mehmet Ali Yılmaz, Faruk Özak, Atay Aktuğ. Tabi bu isimlerin hepsini de aynı kefeye koymadığımı da söylemek isterim.

1 Kasım 2012 Perşembe

Şövalye Ruhlu Taraftarız Biz…


CHP’yi Trabzonspor kabul etmeyecekti de ne olacaktı? Ne geçecekti elimize…
Düşünelim ki, Trabzonspor CHP heyetinin sizi ziyaret etmek istiyoruz isteğine karşılık “Hayır, Gelmeyin” deseydi ve bundan bir süre sonra GSB Suat Kılıç, “Geliyorum hazırlanın” dediğinde “HAYIR, Gelme” diyebilecek miydik?
Tabi ki HAYIR…
Peki böyle bir durumda nerede bizim omurgalı duruşumuz? Nerede dikliğimiz? Nerede Karadenizliliğimiz?
Kılıçaroğlu’nun Aziz Yıldırım’ı ziyaretine resmi tepki koymayan Trabzonspor yönetimi, neden CHP kurmaylarını kabul etmesin? Eğer bu konuda bir problem olsaydı Fenerbahçe ziyaretinde tepki koyulmalıydı. Bu ziyaretten sonra Kemal Kılıçdaroğlu, Trabzonspor Onur üyeliğinden çıkartıldı mı?
Yani mevzu şu; Recep Tayyip Erdoğan başbakan olabilir, Kemal Kılıçdaroğlu muhalefet lideri olabilir… Sonuçta hepsi Trabzonspor’a yanlış yapmıştır şike sürecindeki eylemleriyle. O zaman birine yapılan tepki diğerine de yapılmalıydı. Biri Başbakan diye göz yumulmamalı.
Eğer ki benim başkanım Sadri Şener, başbakan peşinde koştuysa, Nevzat Şakar’ın CHP’yi kabul etmesi gayet normaldir. İmam bunu yaparsa cemaatte böyle yapar. Hatta ve hatta daha ileriye gidersem Nevzat Şakar kimsenin ayağına gitmedi, ayağına da çağırdı diyebilirim.
Bu ziyareti reddetmek, eğer ki valilikte yarım saat başbakanı beklememiş bir kulüp yapsaydı çok anlamlı ve yerinde bir tepki olurdu…
Sayın başkan; durumdan bu kadar rahatsızsanız eğer, hala bu ziyaretin haberini resmi sitede saklaman bana biraz garip geliyor…
Şunu da aksettireyim…
                Bu ziyarette isterdim ki, birileri CHP heyetini çok güzel bir şekilde ağırlasın. Sonra, liderler kamera karşısına geçtiğinde; “Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aziz Yıldırım’ı ziyaretinin yanlışlığını anlatsaydı, CHP heyeti önünde bir kez daha tekrarlamada fayda var deyip, “2010-2011 şampiyonu  Trabzonspor”dur denemez miydi? Hepsini geçtim, bir platform hazırlanıp üstüne 2010 -2011 şampiyonu Trabzonspor” yazılıp bunun önünde basına sevimlilik pozları verilemez miydi? Hadi bunu da geçelim, e be kardeşim, bizim beyaz formamız neden var? Nedir o formanın anlamı. Ağızını açma ver beyaz forma… Peki asıl soru şu? Bu mantıkta hareket edebilecek bir yöneticimiz mevcut mu? ( Buna Başkanımız da dahil ) Tabi ki hayır.
Sayın başkanım Sadri Şener, Allah aşkına bırak artık yönetim kurulundakilerin istifasını istemeyi. Ya da isteyeceksen yap bir toplantı orada iste, birini gazeteci abimizle konuşurken telefondan birini televizyondan… Sen başkansın ya…
Birileri İyi polis olma peşinde. Bunu gerçekleştiremeyenler karşılarındakini kötü polis rolüne büründürmekteler…
                Mevcut durumda kimsenin bu insanlara kızma hakkı yoktur.
Bakalım taraftarın bu duruma verdiği tepkinin samimiyetine. Bu samimiyet Recep Tayyip Erdoğan’nın, Devlet Bahçeli’nin ziyaretinden sonra anlaşılacak… Boyunlarına atkı atılacak mı, 61 numaralı formalar verilecek mi?
Şunu da eklemek isterim, kimse çıkıp boş atacağım, onu yapacağım sandıkta demesin… Bu cümlelerin ne kadar boş olduğunu genel seçimlerde gördük.
Olayın başka bir boyutu. Trabzonspor’un şike sürecinde hakkını gasp edilmesinin en büyük etkeni olarak görülen AKP. Peki ne oldu da yapılan anketlerde büyükşehir adaylarının 4 isminden 3’ü onlardan çıktı. Nerede tepki?

NOT: Ne AKPliyim, Ne CHPliyim… Ne Nevzatçıyım, Ne Sadrici… Sadece ama sadece TARAFTAR. Yetmez mi?

19 Ekim 2012 Cuma

Atilla Dilaver'den Önemli Noktaları İle Şike Süreci


Bu yazı sayın Atilla Dilaver'in 19/10/2012'de Twitter hesabında paylaştığı tweetlerden derlenmiştir...

18 Ekim 2012 Perşembe

SON KALE DE DÜŞTÜ


SON KALE DE DÜŞTÜ
3 temmuz 2011’de fındık çuvalını sırtlarken çaldı telefonum. Arayan tribün arkadaşım, can ciğer dostum Ozan. İçimden söylendim; “Bu uşak bana ya iyi bir haber verecek ya da kötü” hayırlısı dedim açtım telefonu.
-“Fener şimdi ayvayı yedi” dedi…
- “Ne oldu” dediğim gibi herkesin bildiği o malum haberi verdi bana.
Sırtımdaki fındık çuvalını yere fırlatmamla abime, amcama, anneme, ablama, konuşamayan yeğenime bu haberi verdim. Kolay değil, 26 yıllık özlemin sonuna gelmiştik.
Bir solukta kendimi televizyonun karşısında bulmuştum herkes gibi.
LÜTFEN İSTİFA...


Sayın Ali Özbak,
Bilesiniz ki 3 Temmuz 2011 tarihinden itibaren bizim mücadelemiz teneke parçasının peşinden koşmak değildir. Evinizden malınızı çalan, ar ve namusunuza tecavüz eden, yakınlarınızı öldüren biri için ne zaman ceza almasına gerek yok derseniz biz de o zaman vazgeçeriz bu mücadelemizden.

14 Ekim 2012 Pazar

Süpermen Değil Ama O Bizim Mütevazi Kahramanımız

O gün farklı aydınlandı Trabzon. 

O gün güneş Hızırbey mahallesi 2 nolu Çulha sokak no:3’ten doğdu. 

Tarihe ilk şahitlik edenler o sokağın taşlarıydı.

Mesleğe ilk olarak mahalle arkadaşının abisi olan Baki Karabaki’nin okul numarasını alarak başladı.

Onursallık Sorunsalına Bağlı Parazit Yaşam Formu

Bir söz duydum; “Fenerbahçe Türk Sporunun En Büyük Destekçisidir” 
Acaba !?Hımm. Bir araştırayım dedim.
Başta TFF olmak üzere tüm süper lig takımlarının sponsorlarını araştırmaya başladım.
Ve hak verdim.

Trabzonspor'u Neden Seveyim ki?

Geçen haftaki yazımda naçizane iş gezilerinde dikkatimi çeken Trabzonspor hazımsızlığından bahsetmiştim. Acaba kardeşlerimize biraz yüklendim mi diye aklımdan geçmedi de değil…
Çözüm yolunu empati yapmakta buldum…
Aslında düşünüyorum ve onlara hak veriyorum…
Ben de olsam ben de Trabzonspor’u sevmezdim…

Bir oyundan Daha Fazlası

Yakın geçmişten birkaç anekdot paylaşacağım.
15 Ağustos 2003…
Daha ligin 2. Haftası…
Muhteşem bir atmosferde Trabzonspor – Fenerbahçe maçı…
1-0  Fenerbahçe’nin üstünlüğü ile sonuçlanmıştı…

Yüzüklerin Kardeşliği



34 plakalı bir aracım ve arka camından eksik olmayan Trabzonspor bayrağım ile iş gereği Doğu Karadeniz’i sürekli dolaşırım. Milli mücadelenin simge şehirlerinden Samsun’dan başlar, oksijen diyarı Ordu ile devam eder ve ardından Atatürk’ün ismini taşıyan Atabarı’nın başkenti Artvin’e kadar giderim.

Doğu Karadeniz bölgesini şehir,şehir dolaşıyor, tüm kardeşlerle tanışıyor ve siyaset, politika, ekonomi ve en çok da futbol konusunda onlarla muhabbet ediyorum.

Anlam Kayması

ANLAM KAYMASI

Futbolcumuzu ayarttılar...
Beni zorla Galatasaraylı yaptılar...

Biz dürüst davrandık kardeşim. Parasını vermedik mi?

Biz onu başka takımın kampından aldık…

Burak oğlum sen ne biçim adamsın?! Hani verdiğin sözler?

Damarımı kesseniz Bordo Mavi akar…