14 Ekim 2012 Pazar

Yüzüklerin Kardeşliği



34 plakalı bir aracım ve arka camından eksik olmayan Trabzonspor bayrağım ile iş gereği Doğu Karadeniz’i sürekli dolaşırım. Milli mücadelenin simge şehirlerinden Samsun’dan başlar, oksijen diyarı Ordu ile devam eder ve ardından Atatürk’ün ismini taşıyan Atabarı’nın başkenti Artvin’e kadar giderim.

Doğu Karadeniz bölgesini şehir,şehir dolaşıyor, tüm kardeşlerle tanışıyor ve siyaset, politika, ekonomi ve en çok da futbol konusunda onlarla muhabbet ediyorum.



Davranış biçimleri ve alışkanlıklar bakımından tüm bu şehirlerin insanları farklı karakterler gösteriyorlar.

Bu insanlarımızın büyük çoğunluğunu öyle bir ortak noktada buluşuyorlar ki alimallah dersiniz.
Ben bu noktaya hazımsızlıktan mütevellit KISKANÇLIK noktası diyorum. Bu kanıya varmaktan pek hoşlanmadığımı ve yanlış düşünmüş olmaktan hiç de müteessir olmayacağımı peşinen söyleyeyim.

Küçük olmak nedir iyi bilirim.

-söz hakkın yoktur.
-hep çocuk muamelesi görürsün.
-getir-götüre tabi olursun. vb.

Ben evimizin en küçüğü olarak bu yaşadıklarım karşısında büyüklerime hep imrendim. Keşke benimde küçük kardeşim olsaydı da bende ağabeyim gibi imtiyazlara sahip olabilseydim.
Ben ağabeyime hep imrenerek baktım. Gerek okul hayatıyla, gerek aile yaşantısıyla, gerek başarılarıyla hep imrendim ona. Hatta birazcık da kıskanmış olabilirim. Ama kıskandım diye düşmanlarını tutmadım, karşı cephede yer almadım… Aksine onu örnek aldım, başarıya ulaşmak için onun adımlarını kullandım. Onu kendime lider gördüm, yolundan gittim. En önemlisi Onun başarılarını KABULLENEBİLDİM.

Hiçbir zaman bu durumdan utanmadım. Kıskançlık, utanılacak bir şey değildi benim için. Hatta ve hatta hasetliğe kaçmadan kıskançlığın insanda olması gerektiğine inandım.

Hemen hemen bütün komşularımızın şehir nüfuslarının yarıdan çok fazlası, bırakın Trabzon ilimizi imrenmeyi veya kıskanmayı artık hasetliğe başlamışlar. Bu hasetlik son zamanlarda iyice zıvanadan çıkarak düşmanlığa kadar ulaştı.

Bazı Giresunluların İstanbul’daki ilçe takımlarını tutmaları nedendir anlamıyorum. Ya da Ordu’dakilerin, Rize’dekilerin ve diğerlerinin.

Yedi kez lig şampiyonu olmuş, Avrupa takımlarını dize getirmiş, İstanbul hegemonyasına son vermiş, Türk futbolunun öteki ve aykırı takımı olan Trabzonspor'u savunmak yerine arkadan hançerlemeyi tercih ediyorlar.

Onların Trabzonspor’u tutmaları gibi bir beklentim hiçbir zaman olmadı. Olmazda. Belki ben garip düşünüyorum ama neyleyeyim statta boğazım patlayana kadar destekleyemediğim bir takımı?
Sadece ve sadece haftada bir maçını televizyondan izlediğim, genellikle gazetelerin alt köşesinde yer alan puan durumu kısmından tuttuğum takımı takip etmek nasıl bir duygudur?
Kendi şehir takımı dururken belki de maçını tribünde hiç izlemedikleri popüler bir takımı tutmak niye?

Adı üstünde popülizm.

Tüm bunların işaretleri nedir diye soracaksanız sorunuza cevaben;
-Samsun eğitim fuarında bileğindeki sarı lacivert bilekliğiyle yaklaşan gencin, yakamdaki güneş gibi parıldayan TS logosunun farkına varıp “ Burası Her Yer Değil, Şehr-i Samsun” derken ne kadar aciz bir duruma düştüğünün farkına varamaması.
-Orduspor daha ikinci ligde iken nedendir bilinmez, 34 plakalı bir aracın arkasında Trabzonspor atkısı var diye aracı tekmelemesi?
-Giresun’da sokaklarda asılan Fenerbahçe bayraklarının sayısı Giresunspor bayrağından çok olması.

Bu durum sadece bize karşı değil aslında…

Giresun’da bir market “Orduspor’a Süper Ligde Başarılar Dileriz” afişinden sonra neden hedef haline getirilir?

-Çaykur Rizespor’un Süper Lig’e çıkmasını, Trabzonspor'la ölümüne mücadele veren Fenerbahçe’nin Rize’ye geliş sebebi olarak görülebilmesi.

Tüm bunlar HAZIMSIZLIK değil de nedir?

Şimdi bana sorsalar, “Trabzonspor’u nasıl ve neden tutmaya başladın?” Herhalde tatmin edecek bir cevap veremem. Çünkü nasılı, nedeni yok bunun.
Her Avni Aker’e girişimde çocuğundan yaşlısına kendimi görüşümü nasıl bir değer yargısıyla ölçülendirebilirim ki?
O kardeşlerimizi kendi şehir takımlarına taraftar olmaya davet ediyorum. Sizin şehrinizin takımı belki bir Trabzonspor gibi başarılara ve misyona sahip olmayabilir ama sahiplenirseniz en azından başarıya aday olabilir.
Bizim için Trabzonspor  tabii bir yaşam biçimidir. Umarım sizler içinde suni olmayan bir yaşam biçimi oluşur.

www.zaguda.net / 15.08.2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder